top of page
SKOLYOZ (Omurganın Yana Doğru Eğriliği):

Genellikle çocukluk ve ergenlik çağlarında beliren, göğüs ve/veya bel bölgelerinde olan omurganın yana doğru eğriliğidir.Tedavi gerektirmeyecek kadar düşük dereceli skolyozlarda kızlarda gorulme oranı erkeklere göre iki kat fazla iken tedavi gerektiren (20 derece nin üstü) skolyozlar kızlarda 10 kat daha fazla görülür.

Skolyoz gelişimine neden olan bir çok etken vardır. Skolyoz en sık 3 tipte karşımıza çıkar:
1-İdiyopatik skolyoz (nedeni bilinmeyen): daha önce düzgün olan bir omurgada, bilinmeyen bir nedenle ortaya çıkan eğriliktir. Skolyoz tipleri arasında en sık karşılaşılan tiptir. 2-Konjenital skolyoz (doğuştan): Bu durum genellikle omurganın gelişimi esnasındaki birtakım kusurlara bağlı olarak gelişir. (birbirine kaynamış omur veya kaburgalar vs.). 3-Nöromusküler skolyoz: Polio (çocuk felci), beyin felci ve kas erimesi gibi hastalıklara bağlı olarak kasların felci sonucunda karşımıza çıkmaktadır.
İdiyopatik skolyoz en sık görülen formudur.
Genetik geciş bazı olgularda söz konusu olmakla beraber idiopatik skolyozun oluşumu tek bir sebebe dayandırılamamakta ve multifaktoriyel olduğu düşünülmektedir. En sık olarak genç kızlarda, ergenlik çağının hızlı büyüme döneminde ortaya çıkar. Muayene sırasında, bir omuzun diğerinden daha yukarıda olduğunun fark edilmesi,sırt veya belde saptanan çıkıntı ve asimetri durumunda skolyoz olabileceği düşünülebilir. İdiopatik yapısal skolyoz büyüme döneminin herhangi bir evresinde görülebilir.
Yaşamın ilk 3 yılında karşılaşılan ve nedeni belli olmayan skolyozların yaklaşık %80-85’i ilerleyen yıllarda herhangi bir tedavi yapmadan düzelir. Skolyozda önemli olan eğriliğin varlığı ve bu eğriliğin ilerleme gösterip göstermediğidir. Çocuklarda özellikle ergenlik dönemi başlarında genel vücud büyümesi ile orantılı olarak varolan bir eğrilik ilerleme gösterir. Koltukaltı kıllarının çıkması, kızlarda göğüs büyümesi ve kasık kıllanmasındaki artış ile kendini gösteren ergenlik dönemi kızlarda ortalama 12, erkeklerde ortalama 14 yaşlarında başlar. Fakat bu yaşlar daha erken veya geçte olabilir. Burada skolyozun artıp artmayacağını belirleyecek olan yaş değil çocuğun ergenliğe girme zamanıdır. Örneğin ergenlik öncesi eğriliği 25 derece olan bir kız çocuğunun ergenlik dönemi ile birlikte eğriliği artma eğilimi gösterir ve 1-2 yıl sonra bu eğrilik 50-60 derece olabilir.
Omurganın anne karnında gelişimi sırasındaki olabilecek bozukluklara bağlı olarak gelişen skolyoza konjenital skolyoz adı verilir. Bebeğin kalp ve böbrek dokuları da benzer yapılardan geliştiği için konjenital skolyozda kalp ve böbrek hastalıklarının da (%10-20) olaya eşlik edebileceği unutulmamalıdır. Bu organların fonksiyonları daha hayati olduğundan tedavileri öncelik taşımaktadır.
Bulgular: Omurganın yana doğru eğriliği; omuz ve kalçaların simetrik durmaması.
Skolyozda bel ve sırt ağrısı sık karşılaşılan bir bulgu değildir. Eğriliğe ağrının da eşlik ettiği durumlarda omurganın ve içinden geçen omuriliğin iltihabi hastalıkları ve tümörleri akla gelmelidir. Hatta bazı durumlarda bahsedilen hastalıkların tek bulgusu ağrılı skolyoz olabilir.
Fizik muayene sırasında, hasta öne doğru eğildiğinde eğrilik daha belirgin gözükür. Farklı pozisyonlarda omurga röntgenleri ve skolyozometre (omurganın eğrilik miktarını ölçen bir alet) ölçümleri, skolyozun miktarını belirleyebilmek için yapılabilecek testlerdir.Tedavi, eğriliğin miktarına ve kemik büyümesinin hangi aşamada olduğuna göre belirlenir.

Skolyozun ilerde nasıl bir seyir göstereceği eldeki istatistiksel bilgilerle degerlendirilmeli hasta ve hasta ailesi bilgilendirilerek gereksiz endişe ve beklentiler yaratılmamalıdır. Bazı kişilerde eğrilik ilerlemeyebileceği gibi, bazılarında eğrilik ilerler ve hastanın kalp ve akciğer fonksiyonlarını ve genel sağlığını tehdit eder.
Skolyoz için cerrahi veya cerrahi olmayan tedavi yöntemlerine başlamadan önce eğriliğin ilerlediğini veya ilerleme eğilimi içinde olduğunu gösteren radyolojik veya biyolojik kanıtların elimizde bulunması gerekir. Tedavi planı yapılırken ayrıca hastanın yaşı, cinsiyeti, cinsel gelişimi de önemlidir. Örneğin, 9 yaşında 30 derece eğriliği olan bir kız çocuğunun eğriliği muhtemelen ergenliğe girme ile ilerleyecek ve tedaviye gereksinim gösterecektir. Oysa 20 yaşında 30 derece eğriliği olan bir bayan için hastanın yakınması yoksa tedavi cerrahi tedavi gereksizdir. Çünkü, eğrilik ilerleme göstermeyecektir.

 

Skolyoz tedavisinin amacı; şekil bozukluğunu düzeltmek ve düzelmenin kalıcı olmasını sağlamaktır. Birçok skolyozun (20 dereceden az olanlar) tedavisine gerek yoktur, fakat 6 aylık aralarla izlenmesi gerekir. Tedavi alternatifleri arasında: egzersiz, korse kullanımı, ameliyat veya bu tedavilerin bir kombinasyonu düşünülebilir. Takip, erken başlandığı ölçüde başarılı olur.
Korse kullanılması da skolyozun ilerlemesinin önlenmesinde etkilidir. Bu korse ile omurga asimetrik basınçlara karşı desteklenir ve korse, hasta büyüdükçe, vücuda uyum sağlayacak şekilde değiştirilir. Korse tedavisi hangi yaşda başlarsa başlasın kemik büyümesi sona erene kadar kullanılması gerekir. İlerleme gösterdiği saptanan ve 20 derecenin üzerindeki skolyozlarda korse kullanımına başlanır. Korse kullanımı tercihan günde 20-22 saat olmalıdır. Korse kullanımı ile korsenin takılmasını takiben 5 gün sonra korse ile cekilen röntgende egriliğin % 50 oranında düzelmesi beklenir. Korse kullanımının sona erdirilmesi üçer aylık korsenin günlük kullanımının azaltılmasıyla ve radyolojik kontrollerle yapılır. Korse tedavisi tamamlandığında eğrilik derecesi tedavinin başlandığı derece veya birkaç derece altında ise bu başarı olarak kabul edilir.  Tedavilerin getirdiği sınırlamaları duygusal olarak kabul etmek, genelde ergenlik çağındaki gençler için zordur. Tedavinin bu zorluklarına alışmada, duygusal destek önemli rol oynar. Fizik tedavi uzmanları ve ortopedistlerin, hastalara tedavi yöntemlerini açıklamaları ve korsenin vücuda oturmasını sağlamaları, hastaların tedavi planına uyumunu arttırır.

40 derece veya üzerindeki skolyozlarda, eğrilik kemik büyümesi durduktan sonra da artmaya devam edebileceği için, genelde ameliyat ile düzeltme gerekir. Hastalığın seyri ve tedavinin nasıl bir sonuç vereceği, eğriliğin yerine ve miktarına bağlıdır. Eğrilik ne kadar fazla ise, büyüme durduktan sonra eğriliğin artma şansı da o kadar çoktur. Tedavi edilmeyen aşırı skolyozlar, azalan akciğer kapasitesine bağlı olarak kalp ve akciğer problemlerine, sırt ağrılarına, fiziksel bozukluklara, omurganın dejeneratif artritine neden olabilirler.
Eğriliğin kendisinin veya uygulanan tedavi yöntemlerinin, duygusal problemlere veya kendine güvenin azalmasına neden olabileceği unutulmamalıdır.

100_2864_düzenlendi.jpg
CIMG0001_düzenlendi.jpg
DSCN8475.JPG
DSCN8477.JPG
bottom of page